Uçaktan otele ve Leon.. Bu mudur yani?

Havaalanından Paris'in merkezine biz trenle gitmeyi tercih ettik. Taksiyle de gidilebilir. Dönüşte Saint Germain'den Charles de Gaule'e taksiyle döndük. Taksi 50 euro civarında tutuyor. Trende de bir kişinin bileti 19 euro zaten. Tren ve taksinin rahatlığı ve konforu arasında pek bir fark yok. Hatta geniş ve ferah oturulduğu ve insanları da seyretmek hoşumuza gittiği için bizim tercihimiz trendi. "Paris dolmuşu" diye bir şey de var. Türkler kurmuş. Bloglarda okumuştum. Havaalanından çıkarken baktım ki zaten bekliyor orada..Peki niye dönüşte de trenle gitmedik o zaman derseniz,

1. Havaalanı trene binerken ilk durak. Rahatça yerleşiyorsunuz. Oysa Paris'teyken, trenin bazen tahmin edemeyeceğimiz ölçüde kalabalık olabileceğini gördük. (İnsanlar sığamıyor ve kapılar kapanıp kapanıp açılıyor..O kadar yani..) 

2. Dönüş günü her bir dakikamız değerliydi. Otelden tren durağına kadar yürürken yeni bir yer de görmüş olmayacaktık. Oysa Parisle daha tanışmamışken , trenden inip, Saint Germain bulvarı'nda yürüyerek otele gitmek benim için lüks bile sayılırdı:)   








İşte trenden inip Paris sokaklarına ilk çıktığımız yer burası. Saint Germain bulvarının ortası. Oteli şansa seçmiştik. Booking.com'dan hop diye ayırttık. Meğer ne kadaaaar şanslıymışız. Ne nefisti. Herşeyini çok sevdik. Birinci dakikadan gönlümüzü kazandı, Hotel Abbatial.





Tuğrul Otel'in kapı numarasını çıkartıyor. Tek tek binaların üzerindeki numaraları okuyarak yürüyeceğiz:) Arkasında, trenden inince yeryüzüne çıktığımız merdivenler..




Otele girmemizle çıkmamız bir oldu. Leon'u hem çok arkadaşımız tavsiye etmişti hem de bloglarda okumuştuk. E midye tavaya bayılan insanlar olarak da hemen "Madem bizim sokakta da varmış. Haydi ilk yemeğimizi orada yiyelim" dedik.   

Fotoğraflarını görmüştüm. Böööyle kocaman tencereler içinde getirildiğini biliyordum. Ne bekliyordum bilmiyorum ama bu kadar mı beğenmedim! Cılııız bir sos içinde yüzen bence anlamsız tatsız tuzsuz midyeler:) Vallahi benim için öyleydi. İlla ki kıyır kıyır çeyrek ekmek arasında, bol tarator sosuyla yenilen midye tava isteyenlerdenim ben. Özellikle balık pazarındaki Mercan her zaman tercihimdir:)










Sabah 6'da kalkmışız. Bir sürü yol gelmişiz. Üstelik bir önceki haftanın yorgunluğu da üstümüzde. Yemeğimizi de yedik "Haydi hemen gidip otele uyuyalım" demez mi insan? Biz deriz normalde. Ama birbirimizi kudurttuk:) Yok  yok öyle Paris'in simgesi haline gelm,ş yerlerden birine değil... 
Doooğru Disney mağazasına :)

O nerede ? Champs-Elysees'de.

Leon'dan çıkınca önce biraz bulvarda yürüyüş yaptık. Sonra da metro biletlerimizi aldık. (Nedense çok inanmışız metroyla seyahat edeceğimize...Bir sürü bilet aldık. Çoğu kaldı.) Ve biraz da metroyu keşfederek ver elini Champs- Elysees:)   
   


Ve ikinci hayalkırıklığımızı da Disney dükkanında yaşadık.:) İstanbuldaki sıradan bir oyuncakçıda bile daha çok çeşit vardır herhalde. Disney karakterleriyle dolu çeşit çeşit takvim, kartpostal bulacağını umut eden ben, ilaç niyetine olsun bir tane bile bulamadım.

Aşağıda yüzyıllaar önce Gülçe'ciğimin bana yolladığı ve hep masamın üzerinde duran ve tabii ki Disney Mağazası'nda benzerlerini bulabileceğimi umut ettiğim en sevdiğim Pooh kartpostalım.  Hala tek ve hala en güzel:)



Yorumlar

  1. Fotograflar cok guzel, kisa anlatimlariniz da ayni sekilde...
    Ufak bir hata, Paris ve havaalani arasi trenle (RER B)19 avro degil de, 9 bucuk veya 9 avro tutuyor.
    Tesekkurler.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkürler bilgilendirme ve düzeltmeniz için:) (Şu anda zaten hatırlamıyorum ama dediğinizden yola çıkarak düşünürsem sanırım ben 2 kişilik ücreti yazmışım.)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder