Bugün günlerden, Leipzig yolcuları etenşın piliiz :)

Biz öyle plan yapıp gezen insanlardan hiç olmadık. Erken rezervasyon falan bana aya gitmek kadar uzak. Ne bileyim ben Aralık ayından Temmuz'da nerede olmak isteyeceğimi. Ama ucuz bilet görünce dayanamıyorum ve hemen Tuğrul'a koşuyorum. THY de sağolsun inanılmaz kampanyalar yapıyor. Bu kış için böyle bir erken bilet almış bulunduk ez cümle. Nereye? Napoli'ye :) Niye Napoli? ( Ucuz diye. Şaka şaka:)) Pizza ve Maradona demekmiş Napoli. Bu "miş" seçimimizdeki benim etkisiz eleman oluşumu ifade ediyordur sanırım:) Özetle biletlerde indirim olduğunu ben gördüm ama gideceğimiz yeri Tuğrul seçti, seçmiş bulundu ve sonrasında da bana her Napoli ile ilgili bir yazı okuduğumda bir yutkunma hasıl oldu. Bir gün, "Tarlabaşı ile Mahmutpaşa karışımı bir havası var" diye başlayan bir yazı okuyordum ki artık koltuktan fırladım. "Ay yok muydu yahu başka bir yer?" diye girdim THY'nin sayfasına. ( Sırf varmış diyip daha da hayıflanmak için. Vardır öyle güzel huylarım.) 
Baktım ki bir de ne göreyim? Yeni bir promosyon. Ama Avrupa' da adını bile neredeyse duymadığım yerler. Adını duymuştum tamam ama hakkında en ufak bir şey bile bilmediğim bir yer. Leipzig. Avusturya'da deseler doğrudur derim, Almanya'da deseler ,"Evet Alman şehri, isminden belli" derim. Belçika bile deseler olur aslında :) Neresiymiş yahu diye tıklamamla Bach'la burun buruna gelmem bir oldu:) Leipzig. İlk tanışmamız o an gerçekleşti bence. Leipzig, en çok Bach'ın şehri benim için. Sonrası pek bir çabuk oldu. Ders programlarımızın doluluğundan hiçbir yere gidemeyeceğimizi bildiğim, sömestre tatilinde de Napoli'ye bilet aldığımız için bir duraksadım ama çabuk toparlandım. Bach'ı duyduğu anda Tuğrul da hemen alalım dedi ve biz bir haftasonu Leipzig'e gitmek üzere biletleri kaptık:)   

En sevdiğim hayallerimden biridir. Bunaldığım zamanlarda sık sık da kurarım. Yorucu bir haftanın sonunda bir cuma günü Tuğrul' la derslerimizi bitirip arabamıza bineceğiz ve havaalanına gideceğiz. Sonrası ver elini başka diyarlar :)
Gerçekleşti:) 
Özellikle iptal etmedim, ertelemedim o sabahki dersimi..Cuma günü öğleden sonra uçuşuydu. Sabah Şimal'ciğimizi öptük kokladık anneanne ve babaanneye teslim ettik biz doğru okula. En zevkli derslerimden birini yaptım o sabah:) Arabamızı havaalanında otoparka bıraktık ve uçarak bindik uçağa:)    








İstanbul'dan 3.5 saatte Leipzig'e varılıyor. Hemen havaalanının içinden trene binmek çok mümkün. Bütün haftanın yorgunluğu üstümüzde olduğundan dönüşte yaparız dedik ve taksiye bindik biz. Eğer Leipzig için bilgi toplamak üzere bu yazıyı okuyorsanız siz öyle yapmayın derim. Trenle belki taksi'den bile daha kolay ulaşıyorsunuz şehrin içine. ( Dönüşte denedik :) Her fiyatı net hatırlamıyorum ama, üstelik tren kişi başı 3.5 Euro , taksi yaklaşık 50 Euro. Gitmeden önce , booking.com'dan B&B Otel'de yer ayırtmıştık. Bavulumuzu bırakıp hemen dışarı çıktık. Hemen otelimizin olduğu sokağı görüp, çabucak bir şeyler yiyip sonra geri dönüp haritayı incelemek, Leipzig'i tanımaya çalışmak hayalindeydik. Ama dakika bir gol bir oldu. Aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz mağazaya dalıverdik:) Allerlei DDR-Laden.. Leipzig'in Doğu Almanya zamanından kalma bir dükkan. Alt katta bir sürü küçük hediyelik eşya var. Çikolatalar, şekerlemeler, yıl sonuna yaklaştığımız için takvimler, bilumum yılbaşı süsleri, kağıt bebekler, Arı Maya hediyelikleri ( gofretinden, mama önlüklerine kadar) vs.. Üst kat ise müze gibi.. Eski günlerden kalan bir sürü şey..Kaybolduk onlara dalıp tabii...




                                                       Bu iki bebeğe bayıldım ben :)










            Bu fotoğraflardakiler sergi maksatlı oradalar. Ama satılık da bir sürü nostaljik şey vardı o günlerden kalan.




Saat 8'de dükkanların hemen hepsi kapanıyor Leipzig'de. Önümüze çıkınca çok hoş oldu kapanmadan önce hiç de planlamadan bu dükkanı gezmek. Hemen arkasından karnımızı doyurmak için bakınmaya başladık. Nicholai Strasse'yi boydan boya yürüdük.Dışarıdan bakınca bize en sıcak görünen yeri seçtik : Andria. Almanya'ya gelip de İtalyan lokantasında yemek yiyenleri hiç anlamam :) Anlamak için deneyimledik diyeyim:) Bir de "Büyük lokma ye büyük konuşma" diyesim gelmişti kendime herhalde:) Neticede kesinlikle tavsiye ederim. Tuğrul pizza yedi. Ben "hafif bir şey" olsun diye lazanya tercih ettim :) İkisi de nefisti.





Yemeğin üstüne muhteşem iki de kahve içtikten sonra oldukça dinlenmiş bir şekilde otelimize döndük ve yayılıp Leipzig'i çalışmaya başladık. ( Daha doğrusu ben çalışmıştım zaten Tuğrul'cuğum haritayı inceliyor bense ne yapıyorum görüyorsunuz :)


Bu devv Kinder'i "Bitiririiiz biiiz" diye bir havayla aldık ama (çok iyi bir çikolata yeme kapasitemiz olmasına rağmen söylüyorum) yarısını bile yiyemedik. İstanbul'da yılbaşı zamanı Tuşba şarküteri'de 30 liraya satılan yumurtacık Leipzig'de 3 Euro. (Hatta 2.90:)




Yorumlar

  1. Allerlei DDR-Laden... O ne güzel bir mağaza öyle. Bayıldım.

    YanıtlaSil
  2. Sezer tam bizlikti gerçekten. Gitmeden okuduğum hiç bir yazı da rastlamamıştım. O yüzden buraya ekledim. Sevindim beğenmene:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder