Bugün günlerden, Napoli :)


Önyargılıyım. Of hem de ne biçim ! Okuduğum her yazı beni biraz daha doldurmuş. Nereden seçtik bu Napoli'yi? Nereden seçtiğimiz malum. Sömestre tatilinde birkaç boş günümüz çakışınca ben biletlere baktım , Tuğrul'a gösterdim. O da hiç düşünmeden "Napoli" dedi. E ,Maradona ve pizza :) Biletleri zıp diye almış bulunduk. Ama herhangi bir seyahat sitesine bir kerecik baksaydım , istisnasız hepsinde benzer şeyler yazdığı için hemen itiraz ederdim. Okuduklarımın sonucunda kafamdaki Napoli şöyle şekillendi. Dimdik yokuşlar, merdivenler...Çık çık bitmez... Genel olarak tehlikelerle dolu, çöpler içinde yüzen bir şehir. Değil arka sokaklar, ana caddelerde bile mümkünse polis eşliğinde yürüyün gezin ve bir an öncede tatili bitirip dönün. Hatta mümkünse kalmayın , Roma'ya (hızlı trenle 1.5 saat) Amalfi'ye , Sorrento'ya gidin. Oralarda kalın. Pompei'yi görün. Belki tatili ucundan kurtarırsınız.

Ah, hiç öyle olmadı.. Nasıl da çok sevdim bu güzel şehri. Ne Roma'ya hatta çok niyetli olmamıza rağmen ne Sorrento'ya (ve hatta Pompei'ye bile ) gidebildik.. İnşallah bir dahaki sefere. Bu serseri şehrin sokaklarına karıştık yürüdük, yürüdük, yürüdük...Bitiremedik.

İşte aşağıda bizim Napoli gezimiz. Gitmeden bloglarda turlayanlara bir ışık tutar umarım..
  


Santa Lucia şarkısını bilmeyen yoktur herhalde :) Biz Santa Lucia'da kaldık. Napoli'de nerede kalsak derseniz, tercihe bağlı olarak değişir tabii.. Belki şehrin biraz daha içi olabilir ihtiyaçlarınıza bağlı olarak. Ama deniz kenarı olsun, romantik bir bölgesi olsun derseniz işte Santa Lucia. Biraz Moda , daha çok Karaköy havasında.. Napoli'nin her yeri gibi hemen bir arka sokağında bile farklı görüntüler çıkıyor ortaya.. Ama hepsini iç içe barındırmasıyla benim için çok sahici , çok olduğu gibi ve güzel..

Otelimize girip , odamızın balkonundan kafamı uzatmamla gördüğüm manzara.

Booking.com'da görmek için -  Via Santa Lucia 76, Lungomare Caracciolo, 80132 Napoli, İtalya
Bu arada booking.com'daki ilk fotoğraf bizim kaldığımız odanın balkonundan çekilmiş :) 




Otelde çalışan Sri Lanka'lı Nilush'la sohbet ettikten ve odaya yerleşip biraz dinlendikten sonra en yakın yerde karnımızı doyurmak için dışarı çıkıyoruz. Otelin etrafında biraz dolaşıp bir şeyler yiyip geri dönmek niyetindeyiz. "da Ellore" hemen yanımızdaki binada. Gitmeden okuduğumuz en iyi pizzacılar listesinde.


Pizzaları güzel. Evet sadece domates sarımsak ve fesleğenle yenilen bir pizza ne kadar olabilir, peynir bile yok diye soruyor insan ama lezzetli mi lezzetli gerçekten..Yine de Napoli'de pizza yenilecek en iyi yer "da Michele" diye araya sıkıştırayım hemen :)





 Plebisiti Meydanı (Piazza del Plebiscito) ve hemen arkasında S. Francesco di Paola Bazilikası


          Caffe Gambrinus


Meydanın hemen yanında - Herkesin buluşma noktası. İçeri girip barda sıralanmış kahvesini içen insanları görmek bile bir anda hayatın orada nasıl aktığına dair bir fikir veriyor. İtalyanların gündelik hayatının içine balıklama dalmış oluyorsunuz. 

Napolitanlarda bizde hiç olmayan bir ayakta kahve içme adeti var. İnsanlar kahvelerini genellikle bara dizilip,  ayaküstü içiyorlar ve sohbet ediyorlar. 





  Papa'nın Gambrinusta kahve içtiği fincan. Yıkamamışlar, camekanda sergileniyor. 



Vezüv tatlısı :) Ne şahane bir isim :)





Haritalardan Tuğrul sorumlu. Ben kahvemi içip meydanı seyrederken bilgin bilgin çalışıyor 
canım sevgilim :)) 










Cafe Gambrinus'tan çıkıp Via Toledo boyunca yürümeye başlıyoruz. İstiklal caddesine benzetenler olmuş bloglarda gördüğüm kadarıyla . Ben benzetemedim. Ana cadde üzerinde bir tane bile kitapçı yok. Biz kitapçı gezmezsek olmaz :) İşte adresi. Tek kelime italyanca bilmeyerek kitapçıda bir saate yakın kitaplara dalıp mutlu oluyoruz.  Sokağa çıktığımızda artık hava kararmak üzere. Toledo caddesinden aşağıya Santa Lucia'ya çeviriyoruz yönümüzü. Ara sokaklar muhtemelen "girilmeyecek sokaklar" grubundan. 
Bu arada, evet evet sol üst köşede, 
Merhaba Maradona! :) 


Toledo caddesinin aşağılarında Galleria Umberto. Pasajın içerisinde çok kayda değer dükkanlar yok. Bir kaç tane hediyelik eşya satan dükkan var . Onları geziyoruz. Magnetler, Napoli takımının formaları, atkıları, üzerinde Napoli yazan mutfak önlükleri, kupalar, anahtarlıklar, kurşun kalemler, Napoliten şarkılarının ve Santa Lucia'nın kayıtlı olduğu CD..Pasajdaki dükkanların çoğu kapalı ama bu pasaj aynı zamanda farklı yönlere açılan kapılarıyla da bir geçit işlevi görüyor. O yüzden hep bir hareket var içeride. Girerken Toledo caddesi üzerindeki kapıdan girdik ama Santa Lucia yönüne daha yakın olan , San Carlo tiyatrosuna açılan kapısından çıkıyoruz dışarıya. Otele dönerken ve içimden Santa Lucia şarkısını söylerken önyargılarımı çoktan geride bırakmış olduğumu ve Napoli'yi sevdiğimi fark ediyorum.  




Yorumlar

  1. Neden gozukmedigin anlaşıldı. Ne iyi yapmışsınız. Tatlilardan gözümü alamadım. Çok mutlu oldum görünce seni, hem de gezip tozarken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşenciğiim:) Ben de seni blogundaki bir sürü güzel fotoğrafın içinde arada koyduğun bir kaç tanecik fotoğrafta görünce aynısını hissediyorum işte :)

      Sil
  2. Şimdiye kadar bir ülke, bir şehir hakkında olumsuz ne okuduysam onunla karşılaşmadım. Bakış açıları çok farklı, memnuniyetsiz bir milletiz vesselam. O yüzden bir yere gitmeden önce blogları okuyorum ama kesinlikle kötü etkilenmemeyi öğrendim. Keyif almayı bilmek çok önemli. Yazınız tabii ki faydalı oldu. Geçen sene son anda caymıştık Napoli'den:) Bir başka sefere artık. Paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sezer Hanım ne güzel bir yorum bu :) Mutlu oldum okuyunca:)

      Sil

Yorum Gönder