Bugün günlerden Napoli III :)


Üç gün olmuş bile biz geleli. "Daha karpuz yiyeceğdik" havasını hissetmeye başlıyorum. Bugün aslında Sorrento'ya ve Pompei'ye gidelim niyetindeydik. Gitmek isterseniz aklınızda olsun:  Her ikisine de Merkez tren istasyonundan 20 dakikada bir kalkan "Circumvesuviana" treniyle ulaşılıyor. Trene bindikten 20 dakika sonrası Pompei . Aynı trenle yola devam ederseniz Napoli'den çıktıktan 1.5 saat sonra da Sorrento'da oluyorsunuz. Amalfi'ye Sorrento'dan geçiliyor. Limon ağaçlarının altında bir cafede oturup şarap içme hayallerimiz var. Ama Napoli bizi bırakmıyor. Sonunda bu geziyi bir başka sefere erteleyip yeniden Napoli'nin sokaklarına kendimizi bırakmaya karar veriyoruz.  


                Santa Lucia sabahında tembel tembel dolaşıyoruz. Oturup kahve içiyoruz. Karşımızdaki Vezüv'ü seyrediyoruz ve Pompei'yi hayal ediyoruz. 




     Bir süre sonra kalkıp sokaklarda gezinmeye ve öğlen yemeğini yiyeceğimiz Trattoria'ya doğru ilerlemeye karar veriyoruz.:)











Bugün öğlen yemeğinde Trattoria Nanella'dayız.Trattoria'lar küçük aile işletmeleri. Nanella'nın adını biliyoruz tavsiye üzerine geldik yani. Ama tavsiye üzerine gelmiş müthiş bir kalabalık var kapının önünde. Demek ki "kuyruklarda bekledik" dedikleri bu :) Normalde hemen bir sonraki alternatife geçeriz ama Napoli'nin havasından suyundan mı bilmem bize de bir sakinlik gelmiş durumda. Girişte bir görevli, önünde bir defter, isimlerinizi yazıyor.. Sonra içeride yer boşladıkça sıraya göre sokağa doğru seslenerek sıranızın geldiğini haber veriyor. Defetere adımızı yazdıracağız. "Nilgün" dedim . " Viii Viii" diye tekrar etti ve deftere "V V " yazdı.Tam yeniden söylemeye niyetleniyordum ki "Viiii Viii you are Vii Vii" dedi:) "Ne kasıyorsun yaa, ne fark eder ha Nilgün ha Viii Vii" derdi eminim Türkçe bilseydi :)
Hemen V V oluyorum, kasmıyorum :)




  Sandığımızdan hızlı sıra bize geliyor. Tek söyleyebileceğim yolunuz Napoli'ye düşmüşse orada yemek yiyin :)
Ben deniz mahsüllü spaghetti istedim. Mönü aşağıda. Tuğrul çözdü siparişimizi verdi. Ayrıca ortaya kızarmış mozerrala ve diğer kızartmalardan oluşan bir tabak aldık. Bir şişe de ev şarabı içtik . Her biri ayrı ayrı muhhhteşemdi. Üstelik içerideki hava da harika. Garsonların kendi aralarında ne kadar eğlendiklerini anlatamam. Danslar , şarkılar, siparişleri mutfağa iletirken bağırışmalar :) Masadan masaya laf atarak , kahkahalar içinde bir yemek yiyoruz :)) 






Sona kalan dona kalır :) Ama nereden bileyim burada opera binası ile komşu olacağımızı ve bir gösterinin gala gecesine denk geleceğimizi. Lafı dolandırmadan söyledim, Napoli'yle geçinmeye niyetim yoktu en başta. Yoksa gelmeden biletlere bakmaz mıydım :) Tuğrul beni kırmıyor ve "Son gün bilet bulunur mu , bulunsa da ondan hayır gelir mi" demiyor (onun yerine ben diyorum bunları kendime zaten:) ve biletlerimizi gişeden alıyoruz.  Otele dönmeden tatlı niyetine. Olur da siz gidecek olursanız, gitmeden buradan programa ve online biletlere ulaşabilirsiniz. Tık tık :) 








Yorumlar