Bugün günlerden, Joseph K


Kafka'nın 1925 yılında yayınlanan ünlü romanı Dava, romanın baş kahramanı Joseph K. 30. yaş gününe girerken kendisini hiç işlemediği bir suçtan dava edilmiş olarak bulmasıyla başlar. Joseph K ilk başta bu suçlamayı hiç ciddiye almasa da , sonrasında bu durumdan kurtulmak için yaptığı her hareketle, içine düştüğü bataklıga biraz daha gömülür ve böylece kabus beslenir, büyür. Kahramanın içinde bulunduğu durum okura da tabir-i caizse hafakanlar bastırır. Roman ilerledikçe adalete olan inancımızı sorgular , totaliter rejimin insanın üzerinde yarattığı baskıyı iliğimizde kemiğimizde hisseder ve işler hiç olmaması gereken yerlere doğru ilerlerken bazen ne kadar da etkisiz kaldığımızı görür, ürpeririz. 
Aklıma hep kurtla kuzunun hikayesini getirir böyle durumlar. 
Hani bir derenin aşağı kısmında bir kuzucuk su içermiş. Kurt yukarıdan seslenmiş, "Ben seni yiyeceğim. Sen benim suyumu bulandırıyorsun" 
Kuzucuk yukarıya bakmış "Fakat ben aşağıdayım benim içtiğim su yukarıya gelmiyor, senin suyunu bulandıramaz ki" demiş. "
Olsun " demiş kurt "Ben seni yemeyi kafama koydum bir kere. O da bahanesi.." 

100 yıl önce yazılan bu eserin günümüzde hala karşılık bulabiliyor olması da, "işin yüreğimi ayrıca kakan tarafı.." diyeyim ve sadede geleyim...

İşte bu sezon, sezonun artık sonuna geldiğimiz bugünlerde bir de duyduk ki aralarında Mert Fırat'ın da bulunduğu bir ekip yeni bir tiyatro kurmuş Das Das sahne adıyla. Ataşehir'de. Üstelik ilk oyunları Joseph K. 
Oyunu Zorlu PSM'de de sergileyeceklerini duyunca Tuğrul hemen biletlerimizi aldı.   

Oyun aslında Dava'nın modern dünyaya uyarlaması diye tanımlanabilir belki de. Tom Basden adlı bir İngiliz yazar yapmış bu işi. Bir kara mizah örneği. Joseph K bir bankacı ve kendisini "en güçlü / çok güçlü / daha da sırtım yere gelmez" zannederken birden beklemediği olaylarla burun buruna geliyor. Öyle ki ilk başta kamera şakası sanıyor olanları. Ama şaka uzuyor kakaya dönüyor ve bitmiyor da bitmiyor.  
Oyuncuların oyunun hakkını tam anlamıyla verdiklerini özellikle Mert Fırat'ın başrolde çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Fakat oyunun yer yer yavaşlayan bir temposu ve bol tekrarları var. Bazı kısımların yönetmen tarafından daha da "bizdenleştirilmesini" ve dolayısıyla bazı sahnelerin, mimiklerin, diyalogların bana bir ya da birkaç çok tanıdık görüntüyü çağrıştırmasını da sevmiyorum. Olduğu gibi bırakılsa sanki daha sade kalacak, zorlamayacak ama aradaki benzerlikleri size sorgulattığı için de yine amacına ulaşacak..  
Peki bunca yorumdan sonra soruyorum, seyretmeli mi?   
Cevap veriyorum ; Tabii ki, tabii ki . Incık cıncık etmeyi bırakırsam, harika oyunculuklar için en başta mutlaka izlemeli..Tiyatro iyidir, iyileştirir :) 


Oyuna gittiğimizde bir de ne görelim? Aycan Akçamete ve Elif Kadrizade de orada değiller mi? :) Dünya küçük :) 
Fustıkellam Aycan Akçametemin harika tiyatro eleştirlerini okumak istiyorsanız da ,
tık tık  🎭






Yorumlar