Louvre
4-5 tane bomboş bilet gişesi. "Yahu adettendir, bari bir Mona Lisa'yı görüp öyle çıkın" der gibi bakıyorlar diyorum Tuğrul'cuğuma:) "Gönül kırmak kolay, gönül yapmak zordur canımın içi gel gel" diyerek ikna ediyorum ve biletleri alıp içeriye giriveriyoruz:)
Kendini bilmezlik çok zevkli bir şey. Eğlendiriyor insanı:))
Orayı da burayı da derken, "Ben bir yerde fotoğrafını görmüştüm bu bölümün" diyerek, Tuğrul'u da çekerek dalıyorum Napoleon'un saray odalarının olduğu bölüme.. Aşağıdaki kırmızı koltuğu göreceğim de ne olacaksa artık:) Amaa oraya giderken müzenin o bölümündeki (Richelieu kanadı) çok güzel bir cafe ile gözgöze geliyoruz. Angelina:) Orada çektiğim fotoğrafları ayrı bir bölüme koyacağım.
Geldiğimizde kuyruk muyruk yoktu demiştim ama biz çıkmaya hazırlanırken durum aşağıdaki gibi. Demek ki keramet sadece sezon dışı gelmemizde değil , biraz da bizim erkenci olmamızdaymış:)
Yorumlar
Yorum Gönder