Sonbahara gireriken aldı da bir yağmur:)
İşte bu da ikincisi. Biliyorum zencefilli kurabiye yılbaşında yapılır ama 10 gün tatil olunca da cozutuyor insan.
Bana da hak vermek lazım:)
Şimalciğin gittiği her yerde Alpoş ile Ufuş'u görmek için yanıp tutuşmasını ve benim fotoğraf çekme tembelliği yapmamı saymazsak, çok keyif aldığımız ve haliyle "iyi ki bu bayram da İstanbul'da kaldık" dediğimiz bir bayram geçirdik biz. Esasen en çok evde olmanın tadını çıkarttığımız bir tatil oldu. Önümüzdeki günlerde iki yaka arasında gidip gelirken biraz arayacağız sanıyorum böyle tembellik etmeyi...
Güzer Dede bir gün demesin mi "Palamut Mevsimi de geçtiii..."
"Aaaa.." dedim nasıl yani? Tam bir, "Daha karpuz keseceedik" durumu yahu. Geçen sene bolca yemişken, bu sene daha hiç yiyemeden, bitiyor mu yani diye küsüm küsüm küsecektim kiii, Kadıköy'de palamutlar dizi dizi karşımıza çıkmasın mı:) Bir telaş 4 tane aldım:) Çok işimizin de olduğu bir günün akşamında eve döner dönmez fırına atıp pişirdim. Yorgunluktan bitmiş halde balık yemeye oturduk ama muhhhteşemdi. İyi ki fotoğrafı telefonla çekmişim ve güzel çıkmamış. Yoksa fotoğraftan bile ağzınızın suyu akardı, bakın yeminle diyorum bunu:))
Şimal'in ifadesi "Fotoğrafı bırak anne yemeğe geçelim" diyor:)
Ve yemekten sonra bir sürpriz de Tuğrul'cuğumdan:) Halbuki 1000 kere kutladık bugünü öncesinde:) Ama yine de o gün Beyaz Fırın'dan en sevdiğim pastayı almış. Maaile kutlamış olduk 4. yılımızı bir kere daha:)
Ez cümle Sonbahara bir anlamda bu sene Kurban Bayramı ile, örgüler ve kurabiyeler eşliğinde, palamut ve Neslihan ablanın yaptığı (fotoğraflarda olmayan) akıllara seza kurban kavurmasını yiyerek girdik:) Bunlara bakılırsa bir alakasız dönem olacakmış gibi duruyor, bakalım:) Haydi hayırlısı:))
Yorumlar
Yorum Gönder