Kim derdi ki en çok çarşamba günlerini seveceğim:)









Bu dönem Çarşamba günlerim boş..Haftanın ortasında böyle birdenbire haftasonu gelmiş gibi hissediyor insan:) Tuğrul'un ise Çarşamba günleri Boğaziçi Üniversitesi'nde dersi var. Bu hafta "Çarşamba sabahı kahvaltı edelim mi?" dediğinde istikametimiz hemen belli oldu. Emirgan tabii ki:) Sabahın köründe saat daha 8 bile olmadan Sütiş'teydik. Ne güzel demiş Cemal Süreyya, "Yemek yemek üzerine ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı." Ben klasik kahvaltıları severim. Beyaz peynir, domates, simit, yeşillik, zeytin ve yumurta. Yeter de artar bile. Gerçi Tuğrul bunu pastırmayla biraz bozdu ama doğruya doğru pastırma da bu kahvaltıya çok yakıştı :)

      

           Arkasından baktık ki vaktimiz var ve baktık ki hava harika,,,, oldu olacak ver elini Bebek:)





Bebeğin girişindeki bu ev..Sahildeki yürüyüş yolunun hemen bittiği yerde. Tuğrul demesin mi "Bak şu pencerede , şu lamba belki çocukluğumdan beri tam orada öylece durur...." Ah hayatın içindeki bu ayrıntılar ve onu yakalayanlar... Beni çok büyüleyenler...Sayın Lamba ve sizi bana gösteren çoook kıymetli Sayın Eşim çok ama çok güzelsiniz:)





Bin yıldır gitmemiştim Bebek Kahve. Bu güzel sabaha en çok orada içilecek bir Türk kahvesi yakışırdı. Biz de öyle yaptık:)




                            
              Boğaziçi Üniversitesi



 

                                                  Yenilenmiş haliyle Tarabya Oteli.


                    Aynı gün öğleden sonra ise Şimal , anneanne, babaanne hep beraber Caddebostan'a :)
                                                  Bu güzel havada eve girmek yok bize:)   


 



Yorumlar