Bugün günlerden , Kunin forever :)

Benim birtanem Güninim ve dünya tatlısı Elke beni beklerken çekmişler :)

Nasıl kırık döküğüm bu sıralar.. Tadım yok. Bunun başka bir anlatılır şekli de yok. Henüz onarmayı öğrenemedim. Değişen koşullara uyum gösterebilme becerim de geriden gelir hep. Önce bir tanımlamalıyım sonra konumlanabilirim. Sadece ülkemde değil, dünya genelinde de içinden geçtiğimiz dönemi tanımlamakta zorlanıyorum... Tanımlayamasam da konumlanabilmeyi öğrenebileceğimi de düşünüyorum aslında. Belirsizlik de bir anlamda bir tanımlama sayılamaz mı zaten.? Ama zor ... Koşullar sıklıkla değişiyor. O kadar ki olumlu ya da olumsuz diye adlandırmayı da bıraktım. Sadece değişiklikleri seyrediyorum. Böyle bir dönemin arasında Günin'in kışın Türkiye'ye gelmeyeceği kesinleşti. Öyle mi? Peki. Kolları sıvadım, ben giderim arkadaşımı görmeye dedim. İyi olduğundan hiç şüphem yok ama bi gözümle görmem lazım, içime sindirmem lazım :)

 Oysa dedim ya ben de kışın günü ,yüksek nemli bir yaz havasının insana verdiği o boğucu hissin içinde yüzüyorum .. Bazen soluk alamadığımı hissediyorum... Yılbaşı yeni geçmiş, Reina patlamasının acısı hala içimizde... Kararlı ve sıvalı kollarımla bilgisayarın başına oturup Viyana uçuşlarını incelemeye başlıyorum kii güüüüüüüüüüüm......
Tuğrul ve ben fırladık. Sakin ama gergin "Patlama oldu" dedi Tuğrul.. O televizyonu açtı ben twitter'ı... Günine mesaj attım burda patlama oldu ama ne olduğunu anlamadık henüz diye ve haberler gelmeye başladı...Beşiktaş maçı sonrası Vodafone Arena - İnönü Stadyumunun önünde olmuş....Gel de bir gayret sıvadığın kollarına bakıp daha da bir çaresiz hissetme kendini... Sonraki günlerde detayları duydukça acımız arttı. Yutkundum ama yine de gidiyorum dedim...Viyanaya mı? Yok. Ben arkadaşıma gidiyorum. Güngünüme :) Mutfak masasında  birlikte oturup saaaatlerce sohbet etmeye ve kahve üstüne kahve içmeye . Koşullar ne olursa olsun karnımıza sancılar girene , gözlerimizden yaşlar gelene kadar gülmeye :) Çünkü "yaşamak şakaya gelmez" :)





Hani meşhur fıkradır , Dursun Amerikaya çalışmaya gitmiş. Bir gün Temel'i aramış "Ula Temel," demiş, "hemmmen atla uçağa buraya gel. Buranın taşı toprağı altın, çok iş var." 
Temel toplamış bavulu gitmiş. Uçaktan inmiş , valizini beklerken bir bakmış yerde 100$ duruyor......Demiş "Yok artık birinci günden de çalışmaya başlayamam."


Hah benimki de o hesap, yok artık dememe fırsat bırakmadılar ve pirinçi takkadan gezmee paşladuk bacım:))  Ama ne gezi:) O kadar nefis bir organizsyon yapmışlar ki bu iki fıstık kadın.... Birbirimizi kucaklar kucaklamaz doooğruca Elke'nin arabasına atladık ve şehri adeta tavaf ettik. Viyana'da bir hop on hop off busla gezerken görülebilecek neresi varsa , üstelik Elke ve Günin'in nefis anlatımları eşliğinde gezdik gördük. Bütün büyük ve önemli binalarını, parklarını, Museum Quartier denilen bölgesini.. Şehir hızla kafamda oturmaya başlıyor...Arabayı park ettik ve yerin üstüne bir çıktık ki karşımızda bütün ihtişamıyla  Viyana'nın meşhur Opera Binası...  Yetmedi üstüne Cafe Sacher'e gittik. Evet evet meşhuuur Sacher Torte'nin cafesi. 

Cafe Sacher , Sacher Otel'in içinde ve Opera House'un komşusu. 
Haliyle Viyanalılar konsere gitmeden önce de sıklıkla bu cafeye uğruyorlar. 
Yetmedi bu nefis cafenin bilmeyenlerin asla girip de bulamayacağı çok özel bir bölümünde oturduk. Mavi oda :) Kuytuda:) Nerede olduğunu yazmayacağım. Eğer buradan okur da ben de gideyim derseniz tek ipucu Cafe Sacher'e girdikten sonra kırmızı odayı bulun, sonra pes etmeyin (zira doğru yol üzerindesiniz demektir:) oradan daha ilerilere doğru sokulun :) 


Kırmızı odayı bulamamışsanız hiç umut yok. Ön kısımda oturun siz :) Sacher Torte yiyin:) 

Mavi odanın hikayesi ilginç . Meğer Operaya gelen ama paparazzilere de yakalanmak istemeyen Viyanalılar sevgilileriyle konserden sonra bu bölümde oturup
kibar kibar içkilerini içerlermiş ..

  
  


           Cafe Sacher'de gün ortasında şampanya keyfi. Sıcacık bir sohbetin insana verdiği müthiş mutluluk hepsi yüzüme yansımış. Güninikom "Bakın buraya çekiyoruum " demiş. Kadehler kalksın çın çın :)) 


                                                                           
Ve işte beklenen gün başlıyor 💗 
Bugün günlerden GünGün forever 💚👍🎶
Dört gün beraberiz biz yihuuuu ✌💗🎆🎵





Nassıl deriin ve taze bir soluksun bana her zaman canım Kuninim 💙😊



Tamam hiiç gezmeye niyetlenmemiştim ama gezdik mi off hem de nasıl :) 

O zaman yediğin içtiğin senin olsun sen bize gezip gördüğünü anlat derseniz bu bir gezi yazısı olmadığı için gezdiğimiz yerlere dair bir şey yazmayacağım:)  

(Ama bir şnitzel yedim...Figlmüller hikaye demeyeceğim ama o kadar yani .. Hadi o da benim kıyağım olsun size : mekanın adı  PLACHUTTA :) 

Nefis bir program yapmış canikom.. En sevdiklerimi hep bildiği için, ilk gece gideceğimiz konserin biletlerini bile almış .. Ateşlendim gidemedik... Bünye kaldırmıyor bazı şeyleri. İstanbul'da yaşadığımız bir çok şeyin, amcamın rahatsızlığının, değişen hayatlarımızın ve son olayların etkisiyle   zangır zangır titredim o gece....
İyiyim ben tamam diyorum, arkadaşımın yanındayım aloo diyorum ama öyle bir anda sakinleşmiyor bünye...Madem iyisin , madem kendini gevşettin o zaman bir titre ve adapte ol bakalım diyor... 
Ama beni tedirgin de etmiyor bu durum... Bir dönemin sonu diye geçiriyorum aklımdan...





Bir tatil miydi bu 4 gün? 
Günin Erenköy'de otururken, kahve içmeye diye ona gidip , sonra bütün gece hatta bazen sabaha kadar sohbet ettiğimiz için uyumadan eve dönerken de öyle derdim Günin'e, 
"Ben tatile gelmiş gibi oldum vallahi" :) O anlamda evet harika bir tatildi :) 

Yanlarına gidince kendinizi tatilde hissettiğiniz dostlarınız olsun hep😊 

Biz dozu biraz fazla yukarıda yaşadık bütün bu güzellikleri.. 18 sene burun buruna birlikte çalıştık. Ailemizdeki insanlardan daha çok birbirimizle kahvaltı ettik yıllarca ve yine de her akşam, ertesi sabah birlikte kahve içeçek olmanın verdiği mutluluğu içimizde hissedebildik... Allahın insana verdiği en büyük hediyelerden birisinin böyle dostlar olduğuna inanıyorum ben...
Mesafeler hiçbirşey ifade etmiyor bizlerin dünyasında :) 


Vee Istanbul :)))  "Viyana'dan anne gelmiş evde bir bayram havası" ile karşılanıyorum 💕  
Ertesi sabah neffis ve uzun bir kahvaltıdan sonra hediyeler açılıyor :))))  







Istanbul aynı istanbul ama ben tazelenmişim . Aklım kalmıştı, içim rahatlamış arkadaşımı görmüşüm.  O kadar ki, tembellik yapmaya hazır bile hissedebiliyorum kendimi biraz 😂  İyidir bu iyidir 😂

Güniiiin, bu alttaki fotoğraf sana canikom, Şimal çekti :))




Yorumlar